342 ve 200 kişinin ayrı ayrı önemi!

Bir örgüt varlık nedeni ile bağlantısını koruduğu ölçüde tutarlı ve kararlı olur; buna bağlı olarak da gelişimini sürdürebilir.

Konuyu ODTÜMİST’in bağış kampanyası bağlamında değerlendirmeye çalışacağım.

ODTÜMİST 8 Kasım’da yaklaşık 3500 kişiyi seferber ettiği “Bir Günde Dünyayı Koş”mak etkinliğini ODTÜ öğrencileri için burs bağışına ilgiyi çekmek için yaptı. Dünyanın çevresini dolanamamış olsalar da buna çok yakın olan Venüs’ün ekvatoryal çevresini aşan bir katılımın sağlanması çok büyük bir başarıydı. Şimdi önemli olan bu etkinliğin sonuçlarının toplanacak burs bağışı tutarına* yansıması…

Burs Çalışma Grubu “2015-2020 Burs İstatistiklerini” yayınladı. Bu istatistiklere bakıldığında ODTÜMİST’in yaklaşık 1750 üyesinden 524’ünün düzenli bağış yaptığı görülüyor. Yani üyelerin ancak üçte birinden azı ODTÜ öğrencilerine burs konusunu destekleme durumundalar… Üye olmayıp da düzenli bağışı yapan 342 kişi arasındaki ODTÜ mezunlarının sayısının önemli olduğunu düşünüyorum, fakat istatistikler bu konuda ipucu vermiyorlar. ODTÜMİST’e karşı duyarlılığı olan herkesin bu konumdaki mezunlardan öğrenmesi gereken çok şey olduğuna inanıyorum. En baştaki cümleyi kurma nedenlerimden biri işte bu 342 kişinin dağılımıyla ilgili. Ne kadar çoğu ODTÜ mezunu ise o kadar önemli bir sorundur.

İstatistiklere göre düzenli bağışçılar içinde aylık 50 TL’nin altında bağış yapanların sayısının 113 kişi olduğunu hesaplayabiliyoruz. Bu basit bilgi bize şunu gösteriyor: Küçük bağışların değeri anlatılamamış; çok kişinin sağlayacağı “küçük ve düzenli bağış”ın önemi üzerinden yeterli bir çalışma yürütülmemiş. Üye olmayanlarla birlikte düşünülürse bu 113 kişi arasındaki ODTÜMİST üyesi sayısı 100’den pek fazla değil gibi görünüyor. Bu da gösteriyor ki ayda 20-50 TL arasında bağış yapacak 200 dolayında ODTÜMİST üyesi bulmak çok somut ve pratik bir görevdir. Bu basit hedef 12 öğrencinin her ay 580 TL destek alması anlamına gelecektir. Bu 12 öğrencinin her birindeki potansiyeli düşündüğünüzde 20-50 TLlik bir desteğin değerinin ölçülemez olduğu ortaya çıkar.

Şu anda düzenli bağışçı olmayan 1226 kişinin içinden ayda 20-50 TL verebilecek bu 200 kişiyi çıkaracak bir çalışmayı önemsemek gerekir. En baştaki cümleyi kurmamın ikinci nedeni de budur: Madem ki “Mezunların ODTÜ ile bağının sürmesine aracılık ederken aynı zamanda ODTÜ öğrencilerine katkı sunmalarını sağlamak” gibi bir amacın var; bu durumda bu amacı benimsediği için üye olmuş mezunlarının katkılarını sağlayacak düzenlemeleri de gerçekleştirmelisin!

Öte yandan bu, şu da demek: ODTÜMİST üyesi olmakla ODTÜ öğrencilerine katkı sunmayı da benimsemiş olduğunu unutmadan “bunun zamanının gelip gelmediğini, bunun için nasıl bir yol** izlemek ya da geliştirmek” gerektiğini tartmak da üyenin sorumlulukları arasındadır.

#1GündeDünyayıKoş

*Hedef olarak belirtilen tutara yaklaşmak ve aşmak çok önemli olabilir, fakat konuyu kurumsal ve örgütsel boyutta değerlendirince üye katılımının boyutu da önemli olduğundan kampanyanın bu yönüne ağırlık veren bir yaklaşımı izlemeye çalışacağım.

**ODTÜ öğrencilerine katkı sunmanın tek yolu tabii ki burs için bağış vermek değildir. Mezun, deneyim ve birikimlerinden bir biçimde yararlanılmasını sağlayarak da bunu yapabilir. Başka yollar da bulunabilir fakat bunun için bu aşamada en iyi araç mentorluk gibi görünüyor. Bu konuda Mentorluk Çalışma Grubu ile iletişim içinde olmak yararlı olabilir.

Reklam

Kongrelerde Amaç

YAEM Ulusal Kongresi’nin görevi nedir?
Düzenlendiği dönemin öncesinde “Endüstri Mühendisliği” alanında yürütülmüş çalışmaların ilgililer arasında değerlendirilmesi ve gelecekte daha etkili olunmasının yollarının geliştirilmesidir.

Bu cümleyi geçmiş kongreler için söylenenlere bakarak ve biraz da kendimden bir şeyler katarak kuruyorum. Bu işlere kafa yoranların daha güzel bir tanımlama oluşturacaklarına inanıyorum. YAD işe yarar bir tanımı sitesinde yayımlasa iyi olurdu.

YAEM XXXV. Ulusal Kongresi’nin görevi nedir?
Yukarıda özetlemeye çalıştığım temel göreviyerine getirirken Doğal Kaynakların Yönetiminde yoğunlaşmaktır. Bir de …

Aslında YAEM Ulusal Kongresinin bir de ülküsünün olması gerekir ki her bir kongre bu ülküyü gözeterek ilerlemeyi sağlasın, gelişmenin önünü açsın. Böyle bir ülkü; yasak savma yaklaşımıyla kongre düzenlemeyi de kongrelerin ana çizgisinden sapmayı da önlemiş olur. Bu yılın kongresi bu ülkü doğrultusundaki bir aşamayı geçmeyi de gözetmiş olur. “Bir de …” dememin nedeni buydu.

Bu “genel” dili, tartışmaların gelişebilmesi için kullandım. Asıl varmak istediğim şey; geçerli ve etkili tanımlamaların yapılabilmesidir. Yapacak olan ben değilim.

Biraz ayrıntıya girmeye çalışayım: Endüstri Mühendisliği alanında yürütülmüş çalışmaların değerlendirilmesi ne demek?

Böyle bir değerlendirme için “Örgütlerin daha etkili sonuçlar üretebilmesi konusunda” endüstri mühendislerinin yaptıklarına bakmak gerekir. Bunu iki farklı boyutta değerlendirme alışkanlığımız var:

  • Endüstri mühendislerinin sahip olduğu bilginin (araçlaştırdıkları dahil) uygulamada nasıl kullanıldığı ve ne tür sonuçlar verdiği (Uygulama)
  • Endüstri mühendisliği alanın bilgisini geliştirmek için yapılanlarda nereye gelindiği (Akademi)

Her iki alanda da yapılanların değerlendirilebilmesi için yapılanların toparlanıp ortaya konmaları gerekiyor. Akademinin işi zaten bu olduğu için onlar bu toparlamaları yapıyorlar, fakat uygulamadakiler sonuca odaklı olduklarından yaptıklarını başkalarının da değerlendirebileceği toparlamalardan uzak duruyorlar. İşin bu tarafının biraz daha ayrıtılı değerlendirilmesi gerekir, fakat onu sonraya bırakalım.
Böylece ne yapmış olduk? Büyük ölçüde, akademisyenlerin olgunlaştırdıkları çalışmaların değerlendirilmesiyle kısıtlandık.

Bir de bu değerlendirmeleri kimlerin yaptığına bakmamız gerekir. Tanımlarken “ilgililer” demiştim. Konuya bağlı olarak ilgililer değişebilir. Değerlendirmeleri akademisyenler ve uygulayıcıların birlikte yapmalarının yararlı olacağı baştan kabul edilir. Fakat uygulayıcıları oraya getirecek çekim gücü eksik kalmaya eğilimlidir. Uygulayıcıların “karar verici” türünün eksikliği daha önemli bir sorundur.

Bu sorunlarla birlikte; değerlendirmenin yapıldığını kabul ettiğimizde de endüstri mühendisliği alanında yapılanların gelecekte daha etkili olmasını sağlamaya nasıl dönüştürüleceği sorunuyla karşılaşırız. Değerlendirmeleri girdi olarak alıp işleyecek ve ‘bir’ çıktıya dönüştürecek ‘bir’ “örgüt” tanımlanmazsa yapılan değerlendirmelerin “havada kalma” olasılığı yükselir.
Bu nedenle, bu tür etkinliklerin başarısının; seçilen konuların geliştirilmek üzere sahiplendirilmeleriyleölçülmesinin doğru olacağını düşünüyorum.
Seçilen konularla yalnızca ana temayı kast ediyor değilim; tüm oturumlarda gündeme alınan konuları kast ediyorum.

Çizmeye çalıştığım çerçeve bir merkezi planlamayı öngörüyor gibi anlaşılabilir. Fakat piyasa karşılığı da tanımlanabilir.

Kongre; bilginin ve fikirlerin geliştirilmek ve dönüştürücü olarak kullanılmak üzere örgütler tarafından sahiplenilmesini gözeterek düzenlenmelidir. Böyle olunca da hedef kitlesini bu örgütleri gözeterek oluşturmalı; hazırlıklarını, onların kongrede yer almalarını sağlayacak biçimde yürütmelidir. Bazı durumlarda da değerlendirme sonuçlarını dönüştürecek olan örgütlerin o aşamada oluşturulmaya başlaması da söz konusu olabilir. Yani kongreler, yeri geldiğinde, örgütleri üretmeye de hazırlıklı olmalıdırlar.

2015 kongresini bu gözle görmeye çalışıyorum.