O kadar çok kötü örnekle karşılaşıyorum ki, bunun bir ‘standart’a dönüşmeye başladığını düşünüyorum: Dünyadaki birçok kurumun yalapşap işler yaptığı bir dönemdeyiz. Bu belki de hep böyleydi. Fakat ben artık önüme çıkan örnekleri bu gözle değerlendirmeye biraz daha özen göstereceğim.
Şu rapordan söz edeceğim: Sektörel Yol Haritaları: Türkiye’de Gıda Sektörü
Bu raporun gerekçesine en sonda değinmeye çalışacağım. Raporda kullanılan şu grafikle başlayayım:
Büyük olasılıkla raporun ikinci sürümü bu1. Bu grafiğe kimse söz etmemiş olabilir fakat ben edeceğim.
Sanırım yeşil çubuklar dışsatımı, siyahlar dışalımı gösteriyor. 2014-2018 arasındaki beş yılda değerler aynı kalmış gibi: Yaklaşık olarak dışsatım 7,5 milyar USD, Dışalım 3,75 milyar USD.
İyi ki kırmızı çizgi var; o da gıda sektöründeki dış ticaret fazlasını gösteriyor. Bir olasılık bu kırmızı çizgi grafiğin doğru yanı. Alttaki açıklamalardan bunu sezebiliyorsunuz. Grafiğin böyle bir yazıdaki görevi okuyucunun anlamasını kolaylaştırmaktır. Buradaki işlevi ne yazık ki bu değil; günümüz okuyucusunun anlayışına güvenerek fazla rahat davranılmış gibi görünüyor.
Ayrıca “Figur 1” nedir? Buna da özen gösterilmesi gerekirdi.
İlk sayfada üç kaynaktan yararlanılmış; fakat kaynaklar doğru dürüst tanımlanmayınca örneğin O. ACIKGOZ, A. GUNAY bu durumdan atıf olarak da yararlanamamışlar (Bkz: https://unis.asbu.edu.tr/yayin-detay/2_DZ0n_16/turkiyede-tarim-ve-gida-sektoru-uzerine-bir-degerlendirme-2017-yilinda-yasanan-tehditler-ve-kacirilan-firsatlar)
Umarım, üçüncü olarak verilen ‘fulfood’ diye bir kaynak da vardır; Gulfood olma olasılığı daha yüksek gibi geliyor bana.
Aslında sanırım bu raporun nasıl bir şey olduğu aşağı yukarı anlaşılmıştır. Hakkının teslim edilmesi gereken bir yanı da olduğuna da inanıyorum. Fakat biraz daha ilgilenmek yararlı olabilir. Şöyle ki; rapor “Gıda İşlemede Küresel Eğilimler” ve “Gelecek Senaryoları” başlıklı iki bölümde yeterince yuvarlak sözler ettikten sonra “Saha Çalışması Sonrasında Bölge Gıda Sanayisinde Elde Edilen Bulgular” diye bir bölüm açıyor. İşte, özgün olan bölüm budur herhalde diyorsunuz. Ne yazık ki bu da tam bir hayal kırıklığı… Çünkü saha çalışmasının nasıl bir şey olduğuyla ilgili neredeyse hiçbir ipucu yok. Hangi ölçekte kaç firmayla yapıldığı, örneklemin nasıl seçildiği, hangi bölge ve alt sektörleri kapsadığıyla ilgili hiçbir bilgiye sahip olmaksızın anlamsız ‘yüzdeler’in paylaşıldığını görüyorsunuz. Bulgulardan birini örneklemek iyi olabilir: “Satış sonrası hizmetler: İşletmeler satış sonrası hizmetlere önem vermekle birlikte, önemli bir kısmı müşteri memnuniyeti ölçmek için bir yöntem belirlemişlerdir.” Cümlenin gidişi “belirlememişlerdir” diye bitmesini gerektiriyor. Diyelim, benim beklentim yanlış, bu durumda da bulgunun müşteri memnuniyetinin ölçülmesinden doğan sonuçlarla ilgili olmasıi gerekirdi. Çünkü yöntem belirlemiş olmanın kendi başına bir değeri yoktur. O yöntemin uygulanmasından ne çıktığına bakılmasının bir anlamı olur.
Şu da güzel bir bulgu: “Ayrıca, tarımsal ürünlerde kalite ve nicelikteki sürdürülebilirlik de ana zorluklar içerisinde sayılmalıdır.” Tarım girdisini kullanan bir sektörden söz ederken böyle bir bulguyu elde etmek için herhangi bir saha çalışmasına gerek var mıdır?
Raporun ağırlıklı bölümü Tarım ve Orman Bakanlığının 2018-2022 Stratejik Planıyla paralellikler vurgulanarak 5 başlık altında toparlanan önerilerden oluşuyor. Önce başlıkları verelim:
A. DÜZENLEME VE KAPASİTE GELİŞTİRME
B. İŞ BİRLİKLERİNİ GELİŞTİRMEK
C. YENİLİK, AR-GE’YE YATIRIM VE TEKNOLOJİYİ BENİMSEME
D. İŞ GELİŞTİRME
E. ULUSLARARASILAŞTIRMA, BÖLGESEL MARKA OLUŞTURMA VE PAZARLAMA YOLU İLE PAZAR ERİŞİMİNİ İYİLEŞTİRMEK
İşte bu başlıklar büyük olasılıkla UNDP’nin bu konuda geliştirdiği bir şablona benziyor. Buraya kadarki yaklaşım bu başlıkların altının ne kadar Türkiye’nin özgül durumu gözetilerek ele alındığını “Gıda Sektörü”ndekilerin daha iyi değerlendireceğini sanıyorum. Öte yandan, raporun özgüleştirmede başarılı olmasından bağımsız olarak bu 5 başlığın altındaki bölümlendirmeden sektörel okuyucuların yararlanabileceğine de inanıyorum.
Konuyla ilgilenenler için aynı yıl TÜSİAD “tarım”ı da içeren bir gıda sektörü raporu yayınlamış: https://tusiad.org/tr/yayinlar/raporlar/item/download/9379_897c576644a997938661fc70fcbc8b9b
Bu tür raporların -bir yığın özensizliği barındırsa da- sonuçta kurumsal birikimlerin önemli bir bölümünü yansıtma potansiyeli taşıdıkları için değerli olabileceklerini düşünüyorum. Yeter ki eleştirel bir yaklaşımla değerlendirelim. Hatta bu raporların ortaya koyduklarını aşma isteğini taşıma kararlılığımız olsun.
Gelelim başta verdiğimiz söze: Bu rapor UNDP’nin Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları (SDG) doğrultusunda yürütülen çalışmalardan biri olarak (Suriye Krizine Yanıt Olarak Türkiye’de Dayanıklılık Projesi) tasarlanmış fakat bağlantısı pek kurulamamış gibi görünüyor. Okurken “Suriye Krizi”ni akılda tutmak yeterli olabilir mi dersiniz?
Bunu da belirleyip bitirelim…
1 Internet adresinin sonundaki ‘re2’ bunu anlatıyor olmalı.